İstanbul çelişkiler şehridir. Türkiye’nin en büyük şehri bir hoşgörü modeli olarak lanse edilirken, LGBT topluluğu giderek artan bir ayrımcılığa maruz kalıyor.
Dün, tüm tarihi boyunca İstanbul ve Türkiye’nin merkezi olan Taksim Meydanı’nın farklı bir şehir gibi hissettirdiği anlar oldu. Pazar günü İstanbul’un Onur Yürüyüşü ile sona erecek olan Onur Haftası’nı kutlamak için binlerce kişi orada toplandı.
Kısa bir an için, İstanbul’un Taksim Meydanı dün dönüştürüldü. Kalabalık genç, gürültülü ve mutluydu; her yerde müzik, dans, tezahürat ve gülen yüzler vardı. Kalabalığın üzerinde dalgalanan gökkuşağı bayrakları ve meydanın ortasındaki tarihi Atatürk heykelinin önünde selfie çeken bir deniz vardı.
Ancak polisin tam teçhizatlı olarak kalabalığı göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullanarak dağıtmak için gelmesi uzun sürmedi.
Şiddet, Onur Haftası kutlamalarından sadece bir iki saat sonra, polisin kalkanlarını başlarının üzerine kaldırarak meydana girip insanları ara sokaklara itmeye başlamasıyla başladı. Yakındaki otellerden veya kafelerden kaçmaya çalışan herkesi kovaladılar.
Polis, Türkiye’deki homofobiye karşı kendi “Barış İçin Dua Et” eylemi için Taksim Meydanı’na yürümeden önce şehir merkezinin çeşitli noktalarında toplanan barışçıl protestocu gruplarını da kuşattı.
Birçok insan için Türkiye denilince akla gelen ilk şey nefret suçları değildir. Ancak nefret suçları ülkede bir gerçek ve maalesef artıyor.
Mayıs 2016’da İstanbul’da iki adam, kendilerine saldırırken homofobik hakaretler yağdıran bir grup saldırgan tarafından öldürüldü. Cinayetler, Türkiye’deki ve yurtdışındaki insan hakları örgütlerinin tepkisine yol açtı. Türkiye İnsan Hakları Derneği (İHD), “Son homofobik saldırı, LGBTİ [lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve interseks] kişilere yönelik nefret ve önyargının toplum tarafından nasıl normalleştirildiğinin bir örneğidir” dedi.
Sadece 2015 yılında, Türkiye’de LGBT topluluğunun üyelerine karşı 155 nefret suçu vakası meydana geldi 2013’te 20’den bu artış. Geçen yıl hem gençler hem de yetişkinler arasında homofobik tutumlarda artış görüldü; İHD’nin araştırmasına göre Türk gençlerinin yarısından fazlası LGBT haklarının kanunla sınırlandırılması gerektiğine inanıyor.
Hoşgörüsüzlük genellikle kendisini kadınlar, etnik azınlıklar veya LGBT topluluğu üyeleri gibi azınlık gruplarının üyelerine karşı ayrımcılık, istismar ve hatta vahşi şiddet olarak gösterir. Arkadaşlarımızın yaşadıkları gibi hakaret veya fiziksel saldırılar yoluyla çevrimiçi veya çevrimdışı taciz şeklini de alabilir.
